Bir yasa vardır, duymuşsunuzdur...
...hayır, Singapur'daki sakız çiğneme yasası değil.
Pareto Yasası. Der ki, internetteki içeriklerin 5'te 1'i, izlenmelerin, tıklamaların, beğenmelerin... 5'te 4'ünü alıyor.
Eğer işletme okursanız size bunu güzelce öğretirler. Ve bu, yalanın daniskasıdır.
Gerçekte içeriklerin %5'i görüntülenmelerin %95'ini alır.
Neden mi?
Çünkü birçok içerik ortalama bir Yeşilçam filmi kadar sıkıcıdır.
Sürekli aynı şeyler, klişeler. Bitmek bilmez flashbackler.
İşte o %5'e girmeniz için yapmanız gerekenler.
Başarılı içerik yaratmanın sırrı (insanlara baskı uygulamadan ve rahatsız etmeden)
İlk adım çok basit. Tencereden yeni çıkmış erişte gibi yazmayı bırakmalısınız. Yazı stilimize biraz aksiyon eklemeliyiz.
Aksiyon mu? Evet, aksiyon.
Kankanızla konuşuyormuş gibi yazın. Doğal olun, gerçek olun. Benim burada yaptığım gibi.
Bir kafede oturup konuşuyormuşuz gibi yazın.
Bu da daha kısa cümleler demektir. Arada bir cümle biraz uzuna kaçabilir, bunun gibi, ama çoğu zaman kısa ve net olmalıdır.
Türk vergi kanunları kadar uzun yazınızı kısaltma zamanı geldi. Kimsenin buna zamanı yok.
Okunması kolay hale getirmelisiniz.
Okuyucunuzu tutup bırakmayan jilet gibi kancalar
Bu işin lami cimi yok. Okuyucunuzu bir kanca gibi avlayıp öyle tutmalısınız.
Öylesine bir yazın ki millet okumayı bitiremesin. Önce başlığı okutun, sonra alt başlığı, sonra devamını... devamını... bir sonrakini... ta ki bitene kadar.
Şunlardan trafik polisiymiş gibi kaçın:
"Biz yaptığımız işte gerçekten iyiyiz ve rekabet kötü. 20 yıldır bu işteyiz ve müşteri olarak sizi gerçekten önemsiyoruz."
Öylesine zayıf ki, vegan feminist bir erkekten bile daha güçsüz. Sizin rakipleriniz bunu söylüyor bu arada. Her yerde görürsünüz. Ama en kötü tarafı...
Sıkıcı. Ve içerikistanda para kazanmak için yapmanız gereken son şey sıkıcı olmak.
İnsanlar ilk kez makalenize geldiklerinde henüz taahhütte bulunmaya hazır değillerdir. Sadece menüye göz atıyorlar, gözlerine çarpan bir şey olup olmadığına bakarlar.
Onları bir karadelik gibi çekip başlık, alt başlık ve paragraflarınızı kullanmazsanız...
...kime ne satacaksınız ki?
Tekrar ediyorum, tam olarak yaptığım şey bu. Hikayenin bölümlerini ortaya koyan ve kilit noktalara değinen alt başlıklar. Ama işte gerçek gizli tarif:
Her şey ONLAR hakkında olmalı.
Okuyucudan bahsediyorum. Filmin yıldızını okuyucu yapın.
Duygularınızı incitmek istemiyorum ama biz kimsenin umrunda değiliz. Herkes kendini önemsiyor.
Sadece onlara gerçekten yardım etmeye çalıştığınıza inandıklarında ve anladıklarında hikayenizi dinlemeye hazır oluyorlar.
Bu yüzden yazdıklarınızı okumanın ONLARA nasıl yardımcı olacağına odaklanın.
Yazarken Saçmalamayın
Son olarak değinmek istediğim şey.
Olası itirazları ve sorunları doğrudan ele alın.
Reklamcılığın pirinin şu sözünü hatırlayın:
"Tüketici bir moron değildir. O sizin karınızdır."
\- David Ogilvy
Aklındakini dile getirin ve sonra bunu mantık, empati ve soğuk, sert gerçeklerle etkisizleştirin. İnsanlara karşı gerçek olun.
Aksiyon Çağrıları hakkında da konuşmak istiyordum ama bu gerçekten kendi makalesini hak ediyor. Bu yüzden bunu gelecekteki bir bölümde ele alacağız.
Şimdi, yapmanız gereken-- ÇALIŞMAYA DEVAM
Hoşça kalın,
Salih
**NOT:** Eğer bu konuda size yardımcı olmamı istiyorsanız, ya da sizin için yazmamı, veya sizin daha iyi yazmanızı sağlamamı... hepsi mümkün!
Ajansımızla bugün iletişime geçin. Eğer uyuşuyorsak ben bizzat şirketinize ve şu anki pazarlamanıza bakacağım, neleri farklı yapabileceğimiz hakkında bir strateji geliştireceğim ve bunu bir telefon görüşmesinde derinlemesine konuşacağız.
Taahhüt yok, zorunluluk yok.
Eğer bizimle çalışmak istiyorsanız tam olarak nasıl olacağını anlatacağım, eğer istemiyorsanız sıkıntı yok. Baskı yok, zorunluluk ve rahatsız edici satış taktikleri yok.
Hoşunuza gitti mi? O zaman şu formu doldurun: https://www.msimarketingresults.com/tr/free-marketing-analysis
Comments